05 Şubat 2025
  • Eskişehir0°C
  • Ankara3°C
  • İstanbul4°C
  • İzmir8°C

ALMANYA'YI BIRAKTI, AMERİKALI EŞİ İLE FINDIK KÖYÜNDE YAŞIYOR

Almanya'yı bıraktı, Amerikalı eşi ile Fındık köyünde yaşıyor

Almanya'yı bıraktı, Amerikalı eşi ile Fındık köyünde yaşıyor

21 Aralık 2009 Pazartesi 11:45

Rüyasında gördüğü Eskişehir-Kütahya sınırındaki Fındık köyüne yerleşen Alman Suzan Oschmann Zaya, 11 yıldır burada yaşıyor.

İki yıl önce evlendiği Paul Zaya'yı da Fındık köyüne getiren Suzan, eşiyle birlikte burada resim, heykel ve değerli taşlardan yaptıkları takıları satarak geçimlerini sürdürüyor. Yaşadıkları bölgeyi anlatan bir senaryo yazarak belgesel çekmeye hazırlanan çift, sebze meyve ihtiyaçlarını da kendi yetiştirdikleri organik ürünlerle karşılıyor.
1998 yılında Almanya'da yaşamaktan sıkılan sanatçı ve turizmci Suzan Oschmann Zaya (44), İstanbul'a gelerek bir süre burada yaşamaya başladı. Bir gün karayoluyla İstanbul'dan Antalya'ya gitmek için yola çıkan Suzan, Eskişehir'den Kütahya'ya giderken, rüyasında gördüğü yeri keşfetmiş. Suzan, rüyasında gördüğü yerin Kütahya ile Eskişehir sınırındaki Fındık köyüne benzediğini fark ederek buraya yerleşmeye karar verdi. Sanat çevresi ile başarılı iş hayatını gözden çıkaran Suzan, Fındık köyü ve Frig vadisi arasındaki tepeden yer alarak buraya bir ev yaptırmış. Bir süre burada resim ve heykel yaparak yaşayan Suzan, iki yıl önce Amerikalı fotoğraf sanatçı ve senarist Paul Zaya (58) ile Newyork'ta hayatını birleştirdi. Suzan, eşi Paul'u da ikna ederek Fındık köyüne getirdi. Kısa sürede köy hayatına adapte olan çift, burada resim, heykel ve değerli taşlardan yaptıkları takıları satarak geçimlerini sürdürüyor. Şimdi yaşadıkları bölgeyi anlatan bir senaryo yazarak belgesel çekmeye hazırlanan çift, kendi yetiştirdikleri organik ürünlerle besleniyor. Kışın odun kıran, sebzelerini kendileri üreten çift, balı da besledikleri arılardan elde ediyor. Suzan, yaptığı resimleri, üst katını atölye ve galeri haline getirdiği köy evinde sergiliyor. Resim ve heykellerin en ilgili ve meraklı ziyaretçileri, çevre köylerden gelen vatandaşlar oluşturuyor. Kütahya ve Eskişehir'den bile resim ve heykelleri ziyarete gelenler var. Çift'in hayali yaşadıkları bölgeyi belgesel filme çekerek dünyaya tanıtmak.

11 yıl önce şehrin bütün imkânlarını elinin tersi ile iterek rüyasında gördüğü 30 haneli Fındık köyü'nün yakınına yerleştiğini anlatan Suzan, hayatın kendisi için yeniden başladığını söyledi. Suzan, taştan yaptırdığı ev'de kışları resim, heykel ve takı tasarımları yaptığını söyledi. Suzan, "Birkaç yıl önce Amerika'ya resim sergisi açmaya gittim. Newyork'ta Paul Zara ile tanıştım. Paul ile birbirimizi sevdik ve evlendik. Paul da büyük kentlerden sıkılmıştı. O da buraya yerleşti. Şimdi, çalışmalarımızı birlikte sürdürüyoruz." diye konuştu.

Evin üst katında sanatsal çalışmaları sürdürdüklerini belirten Suzan, zorunlu ihtiyaçların dışında şehre inmediklerini kaydetti.

Almanya'nın Göttingen kentinden Fındık köyüne geldiğini ifade eden Suzan şöyle dedi: "Annem sayesinde çocuk yaşlarda Türkiye'ye gelmiştim. Bende o zamanlar Türkiye özlemi başladı. Resim sanatçısıyım. Bu esnada turizm işine atıldım. Sonra bu işi de bırakarak mütevazı bir yaşama başladım. Hayatımın son 11 yıllı en mutlu yıllarım. Burada yaşamaya devam edeceğim."

Yazları sebze üretimiyle uğraştıklarını kaydeden Suzan, arıcılığı geliştirmek istediklerini vurgulayarak, "Yaz günü Porsuk barajından balık tutup, konserve yapıyorum. Organik sebze üretiyoruz. Köylüler ile ortak çalışmalar da yapıyoruz. Biz köylüden, köylüler bizden memnun." diye konuştu.

Paul Zaya da şüphelerle geldiği Türkiye'de köy hayatını sevdiğini, buradan ayrılmak istemediğini anlattı. Bölgeyi anlatan bir senaryo yazdığını belirten Paul, "Önümüzdeki aylarda belgeseli burada çekeceğim. Amacım, Türkiye'yi ve yaşadığım bölgeyi dünyaya tanıtmak. Burada insanlar ve hayat çok güzel." dedi.

Köy sakinlerinden Hüseyin Çankaya, Suzan ve Paul çifti ile çok iyi anlaştıklarını ve hiç yabancılık çekmediklerini ifade etti. Çankaya, " Çift, köyümüze neşe getirdi. Onları çok seviyoruz. Her zaman onların yardımcısı oluyoruz. Burada kendilerine yabancı hissetmiyorlar." ifadesini kullandı.